Edith Macefield asla uğraşılmaması gereken türden insanlardan.
Askerkiyeye girmeden hemen önce Fransızca, Almanca ve diğer dilleri öğrendiği meşgul bir hayatı oldu. İngiltere’de askeriyeye giren Edith, yetkililerin 18 yaşının altında olduğunu anlamaları ile askerden atıldı.
Edith de ABD’ye dönmeye karar verdi. Orada bir ev buldu.
Daha sonra ise Edith’in evini aldığı bölgede bir alışveriş merkezi yapılmaya karar verildi. Herkesin evi sırayla alınmıştı. Bir tek Edith’in evi kalmıştı.
86 yaşındaki kadın buradan taşınamazdı. Kendisine evi satması için 1 milyon dolar teklif edilse de teklifi reddetti.
İnşaat şirketi Edith’in evini alamayınca etrafına alışveriş merkezi diktiler.
Bilmedikleri şey ise bu sayede Edith’in ileride en iyi arkadaşı olacağı Barry Martin ile tanışacağıydı.
İnşaat projesi yöneticisi Barry Martin bir gün Edith’in kapısını çaldı ve ikili çok iyi birer arkadaş oldular.
Edith pankreas kanserine yakalandığında, Martin her daim onun yanında oldu.
Martin, “Huzurevine gitmek istemedi. Tıpkı annesi gibi, orada kendi evinde ölmek istedi. Eğer oraya alışveriş merkezi yapsaydık, muhtemelen bu isteği yerine gelmeyecekti” dedi.
Edith Macefield, 2008’de hayatını kaybedince evi Martin’e miras bıraktı.
Martin, Edith için en iyi olanı yapmaya karar verdi.
Evin yıkılarak burasının alışveriş merkezine eklenmesine izin vermedi.
2015 yılında Edith’in evi devlete bağışlandı. Şimdi burada maddi durumu iyi olmayan yaşlılar kalıyor.
Edith, doğru olduğuna inandığı şey için savaştı ve alışveriş merkezinin bir parçası olmadı.
İş adamlarının baskılarına rağmen yılmadı. İyi ki de yılmamış. Artık onun sayesinde orada onlarca evsiz yaşıyor.
Edith Macefield’in hikâyesini Facebook’ta paylaşmayı ihmal etmeyin.