Çocuk sahibi olmak hayatımızda aldığımız en önemli kararlardan birisidir. Kesin olan ise tek bir şey var; anne veya baba olmak hayatınızda mutlaka bir şeyleri değiştirir.
Her ebeveynin tek isteği çocuklarının mutlu ve sağlıklı olmasını görmektir. Ancak bazen kader o kadar merhametli davranmıyor. O zamanlarda bir nevi teste tabi tutuluyorsunuz.
Nick Schnarr ve eşi Brooklyn üçüncü çocuklarını dünyaya getirdiklerinde kabusları başlarına geldi. Küçük çocuk çok hastaydı ve doktorlar çocuktan ümitsizdi.
Fotoğraf: FacebookNick karşılaştıkları zorlukları Facebook gönderisinde şöyle paylaştı:
“Eşim Brooklyn son dokuz aydır karnında hasta çocuğumuzu taşıdı. Hamileliğinin 3. veya 4. ayında bebeğimizde hidrosefali olduğunu öğrendik. Eskiler hidrosefaliyi ‘beyinde su toplaması’ olarak adlandırırlar. Uzmanlık alanı anne karnındaki bebeklerin hastalığı üzerine olan bir doktorun çalıştığı Cincinnati Çocuk Hastanesi’ne yönlendirildik ve bebeğimizin durumunun kritik olduğu söylendi.”
Bebeğin durumu o kadar kötüydü ki doktorlar aileye en kötüsüne kendilerini hazırlamalarını istedi. Nick ve Brooklyn daha doğmadan bebeklerine elveda edeceklerdi.
Bebeğin ultrason fotoğraflarından her şey belliydi. Uzman doktorun görüşüne göre bebeğin doğduktan sonra yaşama şansı %10’du. En iyi ihtimalle çocuk yaşasa bile hayatı boyunca beyninden tedavi görmesi gerekecekti.
Nick, “Palyatif bakım ünitesi görevlileriyle bir görüşme yaptık. Çocuğun ileriki hayatında acı çekmemesi için önerdikleri ötenazi sonrasında bir takım tartışmalar yaşadık. Doktorlar, bebeğin ‘huzur içinde hayata veda edeceğini’ söylediler” dedi.
Brooklyn, Cincinnati’deki hastanenin yakınında bir otelde kalmaya başladı. Böylelikle doktorlar bebeğini anbean kontrol edebileceklerdi.
Nick, “Evde çocuklarla ilgilenirken bir ileri bir geri volta atıyordum” dedi.
8 temmuzda bebeğin planlanan doğum günüydü. Doktorlar sezaryene başlamadan 15 dakika önce çiftle bir görüşme daha yaptı.
Nick, “Doğumdan önce doktorlarla bir görüşme yaptık. Eğer durum olumsuzlaşırsa ne zaman bebeğin solunum cihazını kapatacaklarını kararlaştırdılar. Bebeğimiz cennete gidecekti” dedi.
İşte o sırada bir mucize gerçekleşti.
Bebek dünyaya geldiğinde bütün hastane bebek ağlamasıyla ayağa kalktı.
Nick, “Hayatımda duyduğum en tatlı sesti” dedi.
Charlie adındaki bebek yoğum bakım ünitesinde bir süre bekletildikten sonra taburcu edildi.
Bebeğin diğer bebeklerden farklı göründüğünü kimse söyleyemezdi. Bebeğin hasta olduğuna dair görünürde hiçbir işaret yoktu.
Charlie’nin kalp kapakçığında küçük bir sorun çıksa da doktorların kontrolünde sorun giderildi.
Peki ölmesine kesin gözüyle bakılan Charlie bebek nasıl iyileşmişti?
Doktorlar, gerçekleşen mucizeye edecek kelime bulamadılar.
Nick, “Bir şekilde beyninin arka kısmına baskı yapan sıvıyı beyin kendiliğinden yok etti. Geçen haftadan beri en çok duyduğum kelimeler ‘mucize’ ve ‘ilahi müdahale’ oldu. Yıllarca tecrübesi olan hemşireler, saygın ve ülke çapında bilinen doktorlar hem şaşkındılar hem de çok sevinçli” dedi.
Nick son olarak şunları söyledi:
“Ailemiz, arkadaşlarımız, akrabalarımız ve iş arkadaşlarımız sayesinde hemen hemen herkesin bebeğimizin durumundan haberi oldu. Sağolsunlar dualarını esirgemediler. Onların da büyük etkisi olduğunu düşünüyorum.
Ben bilime ve tıp alanındaki ileri teknolojiye inananlardanım. Ancak bu olay başıma geldikten sonra bütün kalbimle Tanrı’nın da bize yardım ettiğine inanıyorum. Tanrı yardım etmeseydi bugün böyle mutlu olamazdık. Bizlerden dualarını eksik etmeyen, mesaj yağmuruna tutan, geçmiş olsun dileklerini ileten bütün dostlarımıza ve akrabalarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Edilen bütün dualar kabul oldu. Tanrı, mucizenin gerçekleşmesine yardımcı oldu.”
Asla umudumuzu kaybetmememizi öğreten yaşanmış bir hikaye…
Küçük Charlie’ye geçmiş olsun diyor ve hayatında mutluluklar diliyoruz.